Kıraç kapıdan içeri giriyor. Hemen söylemiyor ama o da baharı seviyor... Samimi, sıcak, açık sözlü ama temkinli... Duygusal, çekingen, utangaç, biraz isyankâr ama içinden geldiği gibi...
Gülmek bir insana ancak bu kadar yakışır diyorum, gülüyor...
Beş yıldır suskunluğunu koruyan Kıraç, yeni albümüyle ve kendi deyimiyle “Beni Ben Yapan Şarkılar” ile yine aramızda. “Beni Ben Yapan Şarkılar”, TMC etiketiyle raflarda ve dijital platformlardaki yerini aldı. Kıraç’ın, ustalarına saygı duruşu niteliğindeki yeni albümünde; “Gülpembe”, “Aldırma Gönül”, “Tamirci Çırağı”, “Resimdeki Gözyaşları”, “Aynalar”, Erkut Taşkın’ın şarkısı “Beyaz Ev” gibi 12 şarkı yer alıyor.
Beni ben yapan şarkılar var diye düşünürdüm hep diye cümleye başlayan Kıraç, “Ben Kıraç olduysam, bir ismim varsa, bir şarkıcıysam, dünyaya karşı bir duruşum, bir yaşam felsefem varsa bu ve bunun gibi şarkıların ve müziğin ekisidir” diyor. Kıraç ile müziği, Cem Karaca’yı, yeni albümü “Beni Ben Yapan Şarkılar”ı, Türkiye’yi ve bugünü konuştuk.
Yeni albümünüzü çıkardınız, hatta albümün ilk konserini vediniz, albümün hazırlık sürecinden bahseder misiniz?
Albümde birçok enstrümanı ben çaldım. Stüdyoma geliyorum sabahın körü ya da akşamın bir saati içimden geldiği gibi yani... “Tamirci Çırağı” mesela... Sabah 09.00’da okudum, özgün bir çalışma olduğu için hemen hemen bütün enstürmanları ben çaldım. Akustik ve elektro gitarlar, flüt, tenor ve soprano saksofon, trompet, trombon, mandola ve bağlamayı ben çaldım. Davulda Ersin Gülseli, bas gitarda Erhan Ertetik, klavyeli çalgılar Nevzat Yılmaz, kemanda Hakan Ersöz, solo elektro gitarda Namık Naghdaliyev yer aldı.
‘Devamı gelecek...’
Neden bu albüm için bu kadar beklediniz?
Çünkü her sene bu isimlerin toplama albümleri yapılıyor, o albümlerde beni de istiyorlar ama ben çok sevmiyorum. Öyle herkesin olduğu albümleri... Türkiye’de de çok özenli yapıldığını düşünmüyorum açıkçası. Bir de bu isimlerin bazıları yaşamıyor, ister miydi, o insanlar kendi şarkılarını seslendirsin. Bir zamanı var dedim, biraz daha yaş kemale ersin.
Sizi siz yapan şarkılar daha fazladır diye düşünmüştüm. Devamı gelecek gibi duruyor, doğru mu?
Bu albüm eğer sevilirse ben tatmin olursam, insanlar tatmin olursa devamını getireceğim. “Beni Ben Yapan Şarkılar” albümünün devamı gelsin istiyorum çünkü çok fazla şarkı var. Bazılarını insanlar biliyorlar “Gülpembe”, “Tamirci Çırağı”, “Resimdeki Gözyaşları”, “Aldırma Gönül”,”Hasretinle Yandı Gönlüm” bunlar biliniyor. “Adsız” şarkısı Cem Karaca’nın bilinmiyor mesela... Böyle şarkılar var ve çok güzel. Tekrar tekrar gençler ve insanlar tarafından fark edilmesini istiyorum. Çok değerli müzikler bunlar, değerli düşünceler ve bir kültür barındırıyor içinde.
Peki sizce bu tarz müziklere yeteri kadar değer verilmiyor mu?
Her anlamda iyi bir sentezi var, samimi çalışmalar bunlar; bir yanda elektronik gitardan girip, bir yanda bağlama girebiliyor. Ülkemizin ihtiyacı olan o birlik, kardeşlik, kültürel olarak birlikte yaşayabilme umutlarını görüyorum. Anadolu Rock dediğimiz müziğin içinde saklı bunlar, onun için çok değerli. Evet, özellikle de müzisyenlerin iyi enstrüman çalan insanların bu şarkılara daha fazla değer vermesini istiyorum. Mesela, “Gülpembe”nin akorlarını bilmiyorlar. Canım çok sıkılıyor, çok üzülüyorum böyle şeylere. Tüm şarkılarını, Cem Karaca’yı biliyoruz deniyor ama bilmiyoruz, o şarkılar nasıl, armonileri ne? Yani evet çok değer verilmediğini düşünüyorum. Ondan dolayı böyle göstere göstere bu albümde öyle bir yol izledim. Bastıra bastıra o armonileri, doğru çalarak o anlamda da akademik bir yeri olduğunu düşünüyorum bu albümün.
Cem Karaca şarkıları tamam ama Barış Manço’dan neden bir parça yer alıyor albümde?
Benim kendi şarkılarım gibi, gözümü açtım bu şarkılarla büyüdüm, bu şarkılarla âşık oldum. Seçim yapmak çok kritikti ama zorlayıcı koşullar vardı, Cem Karaca şarkılarında, yani Cem Karaca’yla bilinmiş ünlü olmuş şarkılarda; çünkü “Resimdeki Gözyaşları” Cem Karaca’ya ait değil. Yani, Cem Karaca şarkılarında sorun çıkmadı. Barış Manço tarafında sadece bir şarkı alabildik. Bana kalsa yani verilseydi en az 4 olurdu. Hatta ilk albüm Cem Karaca ve Barış Manço albümü bile olabilirdi.
‘Dönence’...
Barış Manço’dan “Gülpembe” dışında başka hangi şarkıyı söylemek isterdiniz?
“Dönence”yi söylemeyi çok isterdim.
Peki neden “Gülpembe”?
Barış Manço’nun karakerini en iyi anlatan şarkı olduğunu düşünüyorum, “Gülpembe” bu müziğin doğasını çok güzel anlatıyor basla başlaması, sözlerdeki o duygusallık, sadelik, rahat böyle herkesin akorlarına dikkat ettiğinde mükemmel çalabileceği ondan dolayı onu seçtim.
‘SİYASETÇİ, NAMUSLU VE VATANSEVER OLMALI’
Bugün 1 Nisan, memleket yerel seçimden dün çıktı. Geldi mi ülkeye bahar?
Ben birilerini eleştirmekten, birilerini yıpratmaya çalışmaktan ve nefret söylemlerinden yoruldum. Ben bir vatanseverim, yurdumu seviyorum, Atatürk başta olmak üzere bütün aydınlanmacılarımızın önünde saygıyla eğiliyorum. Ben politika konuşmaktan hiç çekinmedim çekinmem. Ama şu an bir parti ya da şahıs üzerinden konuşmayı doğru bulmuyorum, hiçbir anlamı yok çünkü. Milyonlarca insan konuşuyor şu an.
Türkiye bağımsızlığını kendi elleriyle türlü oyunlarla türlü rezilliklerle Amerika’ya teslim etmiştir. NATO üzerinden ve eğitim politikaları üzerinden Türkiye’de Atatürk aydınlanmasının yarattığı tüm doğru nesli ve düşünceyi zaman içerisinde yavaş yavaş, bazen darbelerle, bazen sokaklarda öldürerek çoğunu yok etmiştir. Son kalanları da, bizi şu an yönetecek ve yön verecek olan son nesili de 1980 darbesiyle halletmiştir, öldürmüştür, hapislerde çürütmüştür.
Görmek istediğiniz siyasetçi tipi nedir?
Görmek istediğim siyasetçi tipi hangi partiden olursa olsun ahlaklı, vatansever, namuslu olabildiğince, taviz vermeyen tek kuruşun bile hesabını verebilecek insanlar. Bunun partisininin olmadığını düşünüyorum. Çünkü bu partiler üstü bir konu haline geldi, çünkü biz ahlaklı insanlar görmeliyiz ve konuya bu şekilde bakmalıyız, tabii bunu analiz etmek de kolay değil. Etrafınıza bakın hangi siyasi partiyi tutuyorsanız tutun, ahlaklı insanlar mı? Ona bakın, gerçekten vatanseverler mi? Türkiye’de yaşamak istiyorsak güçlü, milli, bağımsız bir ordumuzun olması gerekiyor.
Kaynak: Cumhuriyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder