- 'Öldür Beni Sevgilim'de sizi heyecanlandıran şey neydi?
Öncelikle senaryo. Murat Dişli, kadın-erkek ilişkilerini senaryoya aktarma konusunda uzman biri. Farklı bir dili vardı. Ayrıca oyuncu arkadaşlarım, yönetmenim ve tabii ki BKM unsuru bu filmde rol almamda etken oldu.
- Filmde canlandırdığınız 'Okan'a benzeyen yönleriniz var mı?
Evet. Sadece benimle ilgili değil, tüm erkeklerin sevgilisiyle veya eşiyle yaşadığı bazı durumlar vardır. İlişkideki sorunlar aynı, sadece isimler değişiyor. Biz bunu tatlı bir dille anlattık.
- Mesela 'Okan' evliliklerinin beşinci yılı için 'Demet'e ütü hediye alıyor...
Evet, değişik biri. Kadınların ilişkiye bakış açısıyla erkeklerinki farklı. Art niyetli olmamalarına rağmen erkekler, kadınlar kadar hassas olamıyor. Bu noktada kabul edelim ki, erkek olarak biraz odunluğumuz var. Erkekler bunu ne kadar törpülerse o kadar iyi ama bizim de haklı olduğumuz çok konu var.
- Piyangodan 5 milyon kazanınca çiftin hayatı değişiyor ve ilk olarak birbirlerine güvenleri azalıyor...
Bir ilişkide en büyük faktör güvendir. Bu sarsıldığında çiftler arasındaki sorunlar kaçınılmaz oluyor. 'Demet' ile 'Okan' da para çıkınca istedikleri hayatı sürdürebilmeyi düşünüyor ama ikisinin de hayata bakışı çok farklı.
- 'Demet', 'Okan'ın telefonuna gelen mesajı okuduktan sonra bir karar veriyor. Çiftlerin cep telefonlarını kontrol etmesini nasıl yorumlarsınız?
Ben kimsenin telefonuna bakmam. Birbirlerinin cep telefonlarını karıştıranları da anlamıyorum. Abes bir şey geliyor bana. Dürüstlük, bir ilişkideki en önemli faktör. Ne kadar dürüstseniz o kadar sağlam temel üzerine kurarsınız ilişkinizi.
- Peki piyangodan büyük ikramiye size çıksa...
Büyük ikramiyenin bana çıkmasını tercih etmem. Çıkarsa da ihtiyacı olanlara dağıtırım. Bence devletin büyük ikramiye çıkana özel destek vermesi lazım. Parayı nasıl değerlendireceği konusunda ve psikolojik olarak bilinçlendirmesi gerek. Çünkü büyük ikramiye sonrası hayatı dağılan birçok örnek var.
- İlk kazandığınız parayı hatırlıyor musunuz?
Evet, lise ikinci sınıftaydım. Rapsodi diye bir grubumuz vardı. İlk defa sahne aldığım bir dönemde oradan 50 lira gibi bir para kazanmıştım. Bir öğrenci için çok büyük paraydı.
- Para ve şöhret insanları değiştirebiliyor. Ancak siz mütevazılığınızdan ödün vermediniz. Bunu nasıl başardınız?
Para ve şöhretle değişen şey aslında çevrenizin artan beklentisi. Beklentiyi karşılayamıyorsan; egolu oluyorsun. Ben hiçbir zaman şöhretin büyüsüne kapılmadım. Buna kapılırsan kendini olduğundan daha farklı görüyorsun; ben bu tuzağa düşmedim. Kendimi koruma adına özel çaba sarf ettim. Şöhret olmadan önce görüştüğüm arkadaşlarımla bağımı koparmadım. Aile değerlerini korumaya özen gösterdim. Sadece işimle ilgili olmaya çalıştım.
- Bugünlerin hayalini kurmuş muydunuz?
'Bir gün böyle olacağım' diye hayaller kurmamıştım, kısa vadeli hayallerim vardı. İlk zamanlarda zor günlerim oldu. O günlerde bile hayal kurmaya devam ettim ama 'İstanbul seni yendim' diye de bağırmadım. Müzik bir derya. Hiç azıyla yetinemiyorsun. Daha iyisini yapma isteği hep var.
- Hit yapamama endişesi yaşıyor musunuz?
Ben de bunu çok sordum kendime. Sonra 'Dön CV'ne bak' dedim. En büyük kriterim; konserlerde aldığım tepkiler. Şarkılarımın bir ağızdan söylenmesi, kendime verdiğim en güzel cevap. En büyük tatmini sahnede yaşıyorum.
- Aslı Enver'le birliktesiniz. Evlilik söylentileri de arttı...
İlişkimizi korumak adına bu konuda konuşmama kararı aldık. Ama şunu söyleyebilirim; birbirimizi çok seviyor olmasak, aramızda aşk olmasa, birlikte olmazdık.
Fotoğraf: CnnTurk, Burcmagazin
Haber: CnnTurk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder